Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Tunç, 9. Yargı Paketi, kadınların soyadı değişikliği tartışması, yargı reformu strateji belgesi ve AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş’in Gezi Davası tutuklularına yapacağı ziyarete dair konuştu.

“9’uncu Yargı Paketi, Ekim ayında ilk işlerden biri olacak”

9’uncu Yargı Paketi’nin Meclis takvimine yetişmediği için ekim ayına kaldığını söyleyen Tunç, “Taslak çalışmasına bakanlığımızda katkı sağladık. Adalet Komisyonu’nda görüşmeleri tamamlandı, Genel Kurul aşamasında sıra sayısı aldı. Meclis ara verme dönemi başladı, ekim ayında ilk işlerden biri olacak” dedi. 9’uncu Yargı Paketi içerisinde arabuluculuk sistemini daha da etkinleştirmeye yönelik önemli düzenlemelerin olduğunu söyleyen Bakan Tunç, “Tecrübeli hukukçuların arabuluculuk yapmasına yönelik çalışma vardı. Arabuluculuk müzakerelerine teşviki açan çalışmalar vardı. Toplumsal barışa hizmet eden bir düzenleme bu” ifadelerini kullandı.

“Sosyal medyadaki hakaretler arttı. Bunu önlemeye yönelik çalışmamız var”

2013 yılından bu yana 5 milyon dosyanın arabuluculuğa geldiğini kaydeden Tunç, şöyle konuştu:

“Kira uyuşmazlıklarında fahiş artışı önledi ve istemediğimiz görüntüleri ortadan kaldırdı. 102 bin başvuru anlaşma ile sonuçlandı. İstinaf dairelerindeki iş yoğunluğunu azaltmaya yönelik çalışmamız var. İstinafta ön inceleme ile ilgili düzenleme var. Şu an bu süre 1 ayı geçebiliyor. Görevli daire ‘ben de görevli değilim’ diyor, bunu engelliyoruz şimdi. Dosyaların sürüncemede kalmaları önlenecek. Yediemin otoparklarındaki araçların tasfiyesine yönelik düzenlemeyi pakete koyduk. İcra dairelerinde son teklifte satışa konan malın değeri bulmadan satış oluyordu. Buradaki kayıp önlenecek. 1 saat boyunca 3 dakikada bir uzayacak. Sosyal medyadaki hakaretler arttı. Bunu önlemeye yönelik çalışmamız var. Bu suçların azaltılmasına yönelik düzenleme var.”

“Medeni Kanunumuzun o maddesi iptal edildiği için bir düzenleme gerekiyor”

Kadının soyadına ilişkin değişikliğin de yer aldığı ancak sonrasında yeniden değerlendirilme kararı alınan “kadının soyadı” düzenlemesine ilişkin de konuşan Bakan Tunç, “Bu konu çok tartışıldı. Özellikle kadının soyadıyla ilgili AYM’nin iptal kararından sonra bir düzenleme yapmak gerekiyordu. Medeni Kanunumuzun ilk halinde ‘kadın evlenmekle kocasının soyadını alır’ şeklindeki düzenleme sonraki yıllarda kızlık soyadıyla birlikte kocasının soyadını kullanabilir şeklinde değişiklik olmuştu. AYM, ‘Kendi soyadını kullanabilir’ şeklinde bir karara vardı. Buradaki karar TBMM’nin. Medeni Kanunumuzun o maddesi iptal edildiği için bir düzenleme gerekiyor. Medeni Kanun’la ilgili, aile hukuku bahsiyle alakalı bir takım sorunlar var. Boşanma davalarının uzun sürmemesi lazım. Özellikle kadınların mağduriyeti söz konusu olabiliyor. Uzun süren davalar istemediğimiz durumlara varabiliyor. Boşanma davalarının uzun sürmeden sonuçlanması lazım” diye konuştu.

İletişim'den 'mimik' iddiasına açıklık İletişim'den 'mimik' iddiasına açıklık

“TBMM’de milletvekillerimiz en doğru kararı verecektir”

“Yıllar içerisinde toplumun ihtiyaçları kapsamında elbette ki değişmesi gereken hususlar varsa TBMM’nin takdirinde olan bir husus” ifadelerini kullanan Tunç, “Medeni Kanunumuz 2001 yılında baştan sona değişmişti. Dolayısıyla Medeni Kanunumuz bizim özellikle hem kişiler hem aile hukuku bakımından önemli bir temel kanunumuz. AYM’nin gerekçesi ortada. Bu gerekçe doğrultusunda TBMM’de milletvekillerimiz en doğru kararı verecektir” dedi.

“Yargı reformuyla ilgili web sayfası açık, görüşleri alacağız”

Yeni yargı paketiyle ilgili hazırlıklarının olduğunu ve eylül sonu gibi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuoyu ile paylaşacağını söyleyen Tunç, şunları kaydetti:

“4 yıllık bir dönemin yargı alanındaki hedefleri ortaya koyacağız. Son 1 yıldır bu çalışmayı yapıyoruz. İstinaf ve yüksek yargı olmak üzere tüm yüksek yargı mensupları ile bir araya geldik. Barolara yazı yazdık, hukuk fakültelerine yazılar yazdık. Bizlere görüşlerini bildirdiler. Büyük bir müktesebat oluştu. Yargı reformuyla ilgili web sayfası açık, görüşleri alacağız. Hukuk mesleklerine giriş sınavı başlatıyoruz. Avukatlık stajına başlayabilmek için o sınavı kazanmak gerekecek. Savcı yardımcılığı için hukuk mesleklerine giriş sınavını kazanmak gerekecek. Eylül sonunda bu sınavları başlatıyoruz. Artık kürsüye çıkabilmek için 3 yıl boyunca hakim-savcı yardımcılığı yapmak gerekecek. Toplam 70 puanı alırlarsa HSK onları mesleğe kabul edebilecek.

"Bu açıklamalar şık düşmedi, kendisine yakıştıramadım"

AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş’in Osman Kavala ve diğer Gezi Davası tutuklularına yönelik gerçekleştireceği ziyarete dair de konuşan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

”19 Temmuz tarihinde sayın Türkeş, Meclis Başkanlığı’na bir dilekçeyle Gezi davası hükümlülerinden bazılarını ziyaret etmek istedi. Sayın Türkeş bizim partimizin milletvekili dolayısıyla muhalefet milletvekilleriyle, iktidar milletvekilleriyle bir ayrım söz konusu değil. Hükümlü ve tutukluların ziyaret edilmesine yönelik bir yönetmeliğimiz var. Bu yönetmeliğin 26 ve 40’ıncı maddesi çerçevesinde bu izinler veriliyor. Bugüne kadar Gezi davası hükümlülerini 64 farklı milletvekili ve 340 farklı avukat ziyaret etti. Dolayısıyla bizim hükümlüleri ziyaretçileriyle görüştürmeme gibi bir geleneğimiz yok. Bu zaten Anayasa ve kanunların verdiği mecburiyet. Milletvekillerimiz de kendi yakınları olmasa dahi başvurduklarında makul bir süre içerisinde o görüşmeleri biz sağlıyoruz. Sayın Türkeş’in talebi de bu şekildeydi. Bizim bu konuda ‘Görüştürmeyeceğiz’ gibi bir bildirimde bulunmadan, görüşme gününü kararlaştırmaya çalışırken bir açıklama yaptı. Açıklamasında dosyanın sanki sümen altı edildiği gibi ifadeler kullanmıştı. Ben kendisini aradım. Adalet Bakanlığı’nda hiçbir konu sümen altı edilmez. Bu konuda biraz aceleci davrandınız dediğimde de basının kendisine yönelik bir takım baskısı olduğunu ve böyle bir açıklama yaptığını söyledi. Benim AK Parti grup toplantısı öncesi gazetecilerin sorusu üzerine verdiğim cevaba değinerek, ‘Adalet Bakanı Gezi Davası ile ilgili esasa ilişkin görüş beyan ediyor. Hak arama yolunu kapatan bir tutum sergiliyor’ şeklinde bir takım açıklamalar yaptı. Bu açıklamalar çok şık düşmedi, kendisine yakıştıramadım.

"Hak arama yollarını kapatma gibi bir durum söz konusu olmaz"

Kavala ile ilgili yargılamanın yenilenmesi talebinde bulundu avukatı. Gezi olayları sırasında parlamenter hükümet sistemi vardı, şimdi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtik. Hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik suçun mağdurunun olmadığına yönelik başvuruda bulundu. 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu gerekçeyi reddetti. 14. Ağır Ceza Mahkemesi de ret kararı verdi. Bunun üzerine Adalet Bakanlığı’na kanun yararına bozma başvurusunda bulunuldu. Adalet Bakanlığı olarak biz bu gerekçenin uygun olmadığını ifade ettik. Dolayısıyla Yargıtay’dan geçen, kesinleşen dosyalar bakımından kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğini söyledik. Bize yapılan başvurunun hangi gerekçe ile reddedildiğini söylemekten daha doğal bir şey olamaz. Hak arama yollarını kapatma gibi bir durum söz konusu olmaz. Hukukun üstünlüğü için varız. Hiç kimse hiç hak arama yolunu kapatma gibi bir şey olamaz."

Halay çeken kişilerin gözaltına alınmasına da değinen Bakan Tunç, şunları söyledi:

“Halay bizim kültürümüz. Burada bir çarpıtma var. Halay çektiği için gözaltı yok, terör propagandası var. 40 bin kişinin katiliyle ilgili slogan atarsanız, bu hukuk devletinde mümkün mü? Terör örgütü sloganı atarsanız, hukuk devleti gereğini yapar."

Kaynak: anka