Seçimlerle ilgili AB basınında yer alan bazı haberler şöyle:
The Guardian: Fransız Partiler acil ittifak bulma arayışında
''Avrupa Parlamentosu seçimlerinde kesinleşen, aşırı sağın zaferinin ardından, Fransa’da siyasi partiler, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron erken genel seçim kararı öncesinde acil ittifaklar arıyor. Le Pen’in Ulusal Birlik partisi (RN) oyların yaklaşık yüzde 32'sini alarak, Macron'un Rönesans partisinin aldığı yaklaşık yüzde 15 oyu ikiye katladı. 30 Haziran ve ikinci turu 7 Temmuz'da yapılacak seçimlerde Macron kontrolü yeniden kazanmayı hedeflerken, aşırı sağı güçlendirme riski taşıyor. Macron'un, Paris Olimpiyatları'ndan haftalar önce yaptığı bu hamle, yaygın siyasi şok ortasında merkezdeki ve solcu seçmenleri harekete geçirmeyi amaçlıyor. Analistler ve eleştirmenler zamanlamanın Fransa’da istikrarı ve demokrasiyi tehlikeye attığını savunuyor.''
Le Monde: Aşırı-sağ Nordik ülkelerde popüleritesini kaybetti.
''Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, Avrupa genelinde görülen eğilimin aksine, İskandinav ülkelerinde aşırı sağ önemli gerilemeler yaşadı. Sol partiler İsveç, Finlandiya ve Danimarka'da önemli bir zafer kazandı ve önceki yıllardaki sağ dalgadan bir sapma görüldü. Sürekli olarak yüzde 18 ila yüzde 20 oy oranlarında olan sağcı İsveç Demokratları (SD), önemli bir düşüş yaşayarak sadece yüzde 13,2 oy aldı. Bu beklenmedik sonuç, SD içindeki tartışmalara yol açarken, düşük seçmen katılımı ve sağcı hükümetler tarafından uygulanan kemer sıkma önlemlerine duyulan memnuniyetsizlik gibi çeşitli faktörlerin buna sebep olduğu düşünülüyor. Ayrıca, Finlandiya'da Li Andersson ve Danimarka'da Pia Olsen Dyhr gibi solcu liderlerin yükselişi, sosyal eşitlik ve iklim hareketi gibi ilerici gündemlerin başarısına katkıda bulunuyor.''
El Pais: Avrupa’da Birlik yanlıları çıkarlarını bir kenara bırakıp aşırı sağa karşı ciddi bir şekilde çalışmalı
''Avrupa Birliği, son parlamento seçimlerinin ardından, milliyetçi aşırı sağ güçlerin yükselişi ve Almanya ile Fransa’da iktidarın gerilemesiyle birlikte ciddi zorluklarla karşı karşıya. Ancak bu sorunlar, ciddiyetine rağmen aşılamaz değil. Aşırı sağın yükselişine rağmen, sonuçlar geleneksel Avrupa’da birlik yanlısı partilerin Avrupa Parlamentosu'nda hala çoğunluğu elinde tuttuğunu gösteriyor, ancak bu çoğunluk kırılgan. Bu karmaşık ortamı yönetebilmek için bu geleneksel partilerin partizan çıkarları bir kenara bırakıp işbirliğini öncelik haline getirmesi gerekiyor. Bu partilerin karşılıklı tavizler verip birlikte çalışarak ve aşırı sağ ile flörtten kaçınması gerekiyor. Manzara zorlayıcı görünse de doğru irade ile AB'nin güvenlik ve rekabet gücü açıklarını doldurmak için anlaşmalar yapılabilir. Anahtar, Avrupacıların partizanlığı bir kenara bırakıp Avrupa inşasının ortak iyiliği için daha fazla birlik ve işbirliğine çalışmalarıdır.''
Die Welt: Ursula von der Leyen komisyon başkanlığında ikinci dönemi güvence altına altı.
''Almanya'da iktidardaki CDU ve CSU'dan oluşan Alman Birliği koalisyonu, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin net galibi olarak önemli bir üstünlük sağladı. ‘Almanya için Alternatif’ (AfD) partisi ise en güçlü ikinci güç oldu. Yeşiller büyük bir yenilgiyle karşılaştı. Sosyal demokratlar (SPD) de kayıplar yaşadı. Sahra Wagenknecht liderliğindeki yeni, sol ittifak, oyların yüzde beşinden fazlasını alarak dikkate değer bir giriş yaptı. AfD'nin 2019 seçimlerine kıyasla artışı önemliydi. Genel olarak, sağcı partilerin yükselişine rağmen, merkez sağ koalisyon Avrupa Parlamentosu'nda çoğunluğunu korudu ve CDU'dan Ursula von der Leyen'in AB Komisyonu Başkanı olarak ikinci dönem başkanlık için potansiyel bir güvence sağladı. Ayrıca, Fransa'da sağ milliyetçi Rassemblement National'ın zaferi, Cumhurbaşkanı Macron'un yeni seçimler çağrısında bulunmasına yol açtı.''
The Brussels Times: Başbakan De Croo istifa etti''
''Belçika'da seçimlerinden sonra, başbakan Alexander De Croo tarihi kayıplar nedeniyle istifa etti. Bu arada mensubu olduğu merkez sağ tandanslı Flaman Liberaller ve Demokratlar'ın oy sayısının AP seçimlerinde büyük oranda düşmesi sebebiyle görevinden ayrılacağını belirtti. N-VA partisinden Bart De Wever, Flaman Hükümeti için görüşmeleri başlatırken, Ecolo partisinin eş liderleri de yenilginin ardından istifa ettiler. Katılım oranları, değişen siyasi manzara ortasında seçmenin ilgisizliğini yansıtarak rekor seviyelere ulaştı.''