Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) giren üniversite adaylarının tercih işlemleri devam ederken, deprem bölgesinde imkansızlıklar içinde sınava hazırlanmak zorunda kalan adaylar zor bir karar süreci yaşıyor. İstedikleri sonucu alamayan çoğu genç, üniversite hayalini gerçekleştirebilmek için "mezuna kalmayı" tercih etti.

Üniversite tercihleri için 25 Temmuz'da başlayan başvuru süreci, 2 Ağustos Cuma günü sona erecek. Deprem bölgesinde YKS'ye giren gençlerden bir kısmı, imkansızlıklar içinde yeterli hazırlanamadıkları için üniversite hayallerini ertelemenin üzüntüsünü yaşıyor. 

ANKA Haber Ajansı’na konuşan Hataylı depremzede öğrenciler, sınava hazırlanma sürecinde yaşadıkları depremden kaynaklı psikolojik rahatsızlıklar, ders kaynaklarına erişim zorluğu ve düzensiz çalışma koşulları nedeniyle sınava hazırlanamadıkları için "mezuna kalmak" zorunda kaldıklarını anlattı.

"Hepimiz mezuna kaldık"

YKS sıralaması 1 milyon 400 bin gelen Jan ve Suphi Beyluni Anadolu Lisesi öğrencisi, şöyle konuştu:

“Deprem olduğunda 11’nci sınıftaydım. Bir an okulu bırakmayı, hiçbir şey yapmamayı bile düşündüm. Bir yerden sonra hayat devam ediyor ancak kayıplarımız hala aklımızda, her gün anıyoruz. Depremden sonra eğitimimi sürdürmek zor oldu ama bir şekilde devam ettim. Bizim okulun ek binasının tavanı çöktü. Bu nedenle ana binaya taşındık. Öğrencileri hem sabahçı hem öğlenci yaptılar. Öğretmenlerimizin yarısı depremden sonra şehirden gitti. Dersler zor koşullar altında bir şekilde işlendi ama hepimiz mezuna kaldık.

Sabancı Vakfı burs başvuruları başladı Sabancı Vakfı burs başvuruları başladı

"Okullarda psikolojik destek verilmedi"

Depremden sonra psikolojik durumum derslerimi çok etkiledi. Sınıfta yaşadığımız artçılar, hepsi üst üste geldi. Okullarda psikolojik destek verilmedi. Okulda sanki depremden çıkmamışız gibi zorluyorlardı. Hiç kimsenin umurunda değildik. Bir gün okuldayken panik atak geçirdiğim için beni eve yollamışlardı. Sadece bir kere kitap yolladılar. Okulda deneme paraları 100-200 TL hep bizden alındı. İnternete neredeyse sekiz ay boyunca ulaşamadık. Ne kadar kitap bulabilirsek bir şeyler yapmaya çalıştık.

"Depremden sonra eski düzenime dönemedim"

Bu yıl çalışma düzenimi zor oturttum. Arada bir artçı oluyordu. Bu şekilde düzenimi kurmaya çalıştım ama olmadı, yapamadım. Oldu sandım ama sınav sonucumdan da anlaşıldığı gibi olmadı. Depremden sonra ne psikolojik olarak ne de derslerimde eski düzenime dönebildim. Bir şekilde eski rutinimi kazanmaya çalışıyorum.

"Sınava hazırlanırken bir taraftan işte de çalışmam gerekti"

Sınava hazırlanırken bir taraftan işte de çalışmam gerekti. Haftanın neredeyse her günü sabah 11.00 gece 24.00 arasında çalışıyordum. Eve döndüğümde sabaha kadar çalışıyordum. Kahvelerle ayakta kalmaya uğraşıyordum. Bir süreden sonra canıma tak etti ve işi bırakmak zorunda kaldım. Tercih yapmayacağım çünkü Hatay’dan uzak yerler tutuyor. Bir yıl daha hazırlanacağım maalesef. Gazetecilik okumak istiyorum ama gazetecilik olmasa bile iki yıllık bir bölüm de tercihim.

Ücretlerinin yüksekliği nedeniyle dershaneye gidemeyeceğini söyleyen depremzede genç, "Dershaneye gidecek olan bir tane arkadaşım var. O ders programını bana atacak, beraber hazırlanacağız. Eskiden gittiğim dershaneye yıllık 25 bin lira ödüyordum. Şimdi 90 bin liralar konuşuluyor. Bu fiyatlar benim ailemi zora sokar, ödememiz imkânsız." şeklinde konuştu.

"Birçok konu yarım kaldı ve bir süreden sonra tamamen çalışmayı bıraktım"

6 Şubat depremlerinde 11’inci sınıfta olduğunu söyleyen bir başka depremzede aday da bu yıl yapılan YKS sonucunda 172 bininci sırada yer aldığını anlattı. Depremzede aday, yaşadıkları zorlukları şöyle ifade etti:

"Depremin ardından ailecek abimin yanına Aydın’a gittik ve bir ay burada kaldık. Ardından Hatay’a geri döndük. Evimiz depremde hasar almamıştı ancak korktuğumuz için çadırda kalmaya başladık. Çadırda altı kişi, bir buçuk ay boyunca kaldık. Burada ders çalışmak, kitap okumak zordu. Bazı öğretmenlerimiz evleri yıkıldığı için göç etti, iki öğretmenimiz hayatını kaybetti. Okul ikinci dönem açılmadı, yeni eğitim yılı ile birlikte okula devam edebildik. Okulum az hasar aldı bu nedenle çadırkentte eğitim gördük. Her bir çadırda 20 kişi vardı ama bir süreden sonra öğrenciler gelmemeye başladı. Başka şehirlerden gönüllü öğretmenler geldi. Hafta içi herhangi bir ders görmüyorduk. Sadece hafta sonu kurslar vardı ve ders saatleri yetersizdi, otobüs yoktu, yürüyerek gidiyordum. Eğitimlerle bir şekilde konuları halletmeye çalıştım. Sınavda bütün konulardan sorumluyduk. Bu kursların dışında internetten ders videoları izleyerek sınava hazırlandım. Okuldaki düzen olmayınca olmadı tabii. Birçok konu yarım kaldı ve bir süreden sonra tamamen çalışmayı bıraktım. Bakanlık’tan ders kitabı yardımı gelmedi. Herkes kendince bir şeyler yapmaya çalıştı.

"Antidepresan kullanıyorum"

Bölgeye öğrencilere yönelik yapılan psikolojik destekler birebir değildi. Seminer gibi toplu bir şekilde yapılıyordu. Depremden sonra psikolojik olarak çok kötü bir dönemdeydim, hala devam ediyor. Kafamdaki düşüncelerin gitmesi için psikiyatriste gittim. Şimdi antidepresan kullanıyorum ancak bu ilaçla çözülecek bir şey değil. Psikoloğa gitmem gerekiyor aslında ama şehirde ulaşımın kötü olması ve ders yoğunluğum nedeniyle gidemedim.Hep en iyisini yapma hedefim vardı, başarılıydım. Mühendislik ya da kimya, matematik gibi alanlarda uzmanlaşmak istiyordum. YKS’de 172 bin sıralama yaptım. Aslında 50-60 bin yapmak istiyordum. Tercih listeme hemşirelik yazdım.”

"Kâbus içinde bulduk kendimizi"            

Hukuk okuma hayali olduğunu dile getiren depremzede aday, şöyle devam etti:

“Depremden önce babamın cenazesinden yeni çıkmıştık. Hala etkisindeydik. Evin en büyüğü olarak o gece hiç korkma hakkım yoktu. Bunu kendime hak olarak görmemiştim çünkü evin en büyüğü bendim ve annem bile bana sığınıyordu. Yaşadığım her şeye rağmen diğer gün doğacak güneşi düşünüp içimdeki az da olsa (eğer kalmışsa tabi) kalmış bir ümit ile gözlerimi kapatmıştım o gece, ancak bu sefer ne güneş doğdu ne de içimdeki ümit. Resmen bir kâbus içinde bulduk kendimizi. Felaket mi kıyamet mi dersiniz bilemiyorum ama uyandığımda kardeşlerim ve annemle ayrı odalardaydık. O gece kendim dışında herkesi düşündüm. Mezardaki babamı bile… Annem çok korkmuştu, öyle çoktu ki sallanma.Evimiz her ev gibi hasar gördü. Depremden sonra ilk altı ay çadırda kaldık. Daha sonra konteyner kentte kalma hakkı çıktı ve hala da buradayız.

“Konteynerde ders çalışmak çok zor”

Sınava hazırlanmak benim için çok zor oldu. Düşünsenize bir şehir var ve her yer yıkık dökük. Sağlam bina yok, yollar berbat, ulaşım yok, ders kitabı bulmakta zorlanıyorsunuz. Bu nedenle gerçekten zor koşullarda çalıştım. Ayriyeten konteynerde 5 kişi ile çalışmak daha bir zordu. Okula git, uzaktaki dershaneye yetiş, eve gel, ders çalış derken çok yorucu geçiyordu. Bir yandan da duygu durumum çok karışıktı. Babamın yasını tutarken şehirde hayatını kaybeden insanları düşünüyordum. Bunun acısıyla büyük bir sınava hazırlanmaya çalıştım. Benim aldığım yardımlar bazı kitle örgütlerinden gelmişti.

"Ders kitaplarını bir yerlerden bulmaya çalışacağım"

Hedefim hukuk okumaktı ve sınavda eşit ağırlık bölümünden 117 bin sıralama yaptım. Sonuç beklediğimin altında geldi ve tercih yapmayı düşünmüyorum. Sınava hazırlanırken maalesef dershane imkânım olamayacak. Konteynerde kendi imkanımla hazırlanacağım. Ders kitaplarını da bir yerden bulmaya çalışacağım."

Kaynak: anka