İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün İstanbul Sanayici ve İş İnsanı Dernekleri Federasyonu (İSİFED) tarafından düzenlenen Ekonomi Zirvesi’ne katıldı. Esenyurt’ta bir otelde düzenlenen toplantının açılış konuşmalarını İmamoğlu ve İSİFED Başkanı Muammer Ömeroğlu yaptı. Kendisinden önce konuşan Ömeroğlu’nun, olası İstanbul depreminden sanayi kuruluşlarının da olumsuz etkileneceği uyarısında bulunduğunu hatırlatan İmamoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin, katıldığı bir TV yayınında kendisi hakkında sarf ettiği, “İmamoğlu işine baksın, kentsel dönüşümü nasıl yürüteceğimi onlara mı soracağım” sözlerine yanıt verdi.
“HERHALDE YARANMAK İSTEDİKLERİ BİR KİŞİ YA DA BİR HEYET VAR”
İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Biz hep ortak aklı ve bir arada çalışabilmeyi önceleyen duyguları taşıma gayreti içerisinde olduk. Örneğin, bu son genel seçim bittikten hemen sonra oluşan yeni hükümetin her üyesine, İstanbul’un konularını görüşebilme adına hem tebrik mektubumu hem de randevu taleplerimi yazdım. Bir kısmı cevap verdi ve elbette kendileriyle diyalog kurduk. Her bakanın bu şehirde etkin, önemli işleri var. Bizimle iş birliği yaptığında aslında hem İstanbul hem Türkiye kazanacak. Bu anlamda dün yine seçim takvimi yaklaştığında dili değişen, her daim yaşadığımız bakanlıkların ya da bakanların terminolojisini takip etmeye artık başladık, diyebilirim. Çünkü seçimin sıcak atmosferi bazı arkadaşlarımızın, görev yapan sayın bakanların kanını kaynatıyor diye düşünüyorum. Çünkü herhalde yaranmak istedikleri bir kişi ya da bir heyet var ama benim -açık ve net söyleyeyim- yaranmak istediğim tek topluluk var; o da halkımız ve milletimiz, onlara faydalı olma çabamız.
“BU İŞİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ YA DA BAKANLIĞI OLAMAZ”
Depremle ilgili çok önemli bir sayfa açtı sayın başkan. Burada söylemek istediğim başından beri şu idi. Depremin İstanbul’da dönüşüm hikâyesi ve bu sorundan, bu büyük tehditten en hızlı şekilde kurtulabilme çabası, bütünlükçü çalışmayla mümkündür. Bu işin ilçe belediyesi, büyükşehir belediyesi ya da bakanlığı olamaz. Hiçbirisi tek başına değil. Toplumu kendi tarafına çekip onlarla birlikte düşünmeye, bütüncül bir seferberliği sağlamanın dışında bir çözümün olmadığını her yerde dile getirdim. Bugün burada bulunan sanayicilerimizle ya da başka sektörlerle yoğun bir iş birliği platformunun organize edilmesinin şart olduğunu, hatta bunun İstanbul’a dönük bir pilot uygulamaya acilen ihtiyaç duyduğunu kendilerine ilk ziyaretimde ifade ettim. Çalışma grubu oluşturuldu. Fikirlerimizi aldılar. Biz de paylaştık. Ki burada İstanbul’a dönük güçlü bir birlikteliğin, bir konseyin, bir başkanlığın varlığıyla içine finans sektörünün, içine sanayicilerin, içine ilçe belediyeleri, büyükşehir belediyeleri, valiliğin içine alındığı; hatta sivil toplum kuruluşlarını, meslek odalarını, finans sektörünü de içine dahil ettiği bütüncül bir yapıda çözümleri, çareleri hızlıca organize eden bir modelle, depremle mücadelede yoğun bir emeğin gösterilmesinin şart olduğunu kendilerine ifade ettim.
“YANLIŞ ADIMLAR ATIYORSUNUZ”
Sonrasında da bizimle yapılan 3-4 müzakerenin ardından sadece bir yasa çıktı. Şimdi bu tür işler şöyle olur. Yasa, Meclis’e yollanmadan önce masa kurduğunuz insanların önerilerini ve eleştirilerini açarsınız. Yani fikir, o zaman anlamlı olabilir. Siz orada fikrinizi savunursunuz ya da eleştirinizi ortaya koyarsınız ama siz, birkaç kez topla, yasayı yap, Meclis’e yolla... Bu aslında kademe kademe o bütün katmanları yok saymak anlamına gelir. Ülke üretimi böyle olmaz. Ülke, böyle yönetilmez. Bu bağlamda eleştirilerimizi getirdik ve bir ‘Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’ kuruldu, TOKİ gibi. Sayın bakan da dün, ‘İmamoğlu işine baksın’ demiş. Ben zaten işime baktığım için sizinle sürekli bu anlamda müzakere içerisinde ya da tartışma içerisinde oluyorum ama siz, işinize bu yönüyle bu anlamda bakmadığınız için ne yazık ki doğru adımlar atamıyorsunuz ve yanlış adımlar atıyorsunuz.
“ASKERİ ALANLARA YÜZDE 90 LÜKS KONUT ÜRETİLİYOR”
Bakın; bugüne kadar depremle ilgili yoğun bir çaba var mıdır İstanbul’da? Vardır. Peki, ne olmuştur? İstanbul’da yapılan kentsel dönüşüm gayreti; büyükşehir belediyesi, ilçe belediyesi, hükümet ayrı gayrı herkes kendi kulvarında… Yanlış yöntemler, bir kısım alanların imara açılması, lüks konutların yapılması, rezerv alanların, askeri alanların… Bakın; 2016’da askeri alanlar, milyonlarca metrekarelik askeri alanlar için ‘Şehir dışına taşınacak ve buralar sosyal amaçlı, kentin doğasına, dokusuna uyumlu sosyal amaçlı kullanılacak’ diye tarif yapıldı. Şimdi ne oluyor? Konuta açılıyor. Peki, sosyal konut mu yapılıyor ya da kentsel dönüşüm için mi yapılıyor? Oranı söylüyorum size. Yüzde 90’a yakını lüks konut olarak imal ediliyor. Ne faydası var İstanbul’a?
“İŞİMİZE KULAĞINDAN TUTARAK DEĞİL, GÖBEĞİNE DALARAK BAKIYORUZ”
Puanı düşük olan arkadaşlar ancak bu şekilde, işte ‘İmamoğlu işine baksın’... Vallahi biz işimize bakıyoruz ama işimize kulağından tutarak bakmıyoruz, göbeğine dalarak bakıyoruz. Yanlış yaparsanız bu ülkenin bakanısınız diye size konuşmayacak değiliz. 16 milyon insan adına en üst perdeden konuşuruz ve iyi biliyoruz ki, Cumhuriyet tarihi yüzüncü yılına gelmiştir. Cumhuriyetin temel ilkesi nedir, biliyor musunuz? İyi yönetici, haddini bilen yöneticidir; halkına hizmet eden ve haddini bilen yöneticidir. Biz, haddimizi biliyoruz. Halkımızdan aldığımız bilgileri ve elde ettiğimiz değerleri, size taşırız ve yüzünüze bu ifadeleri çatır çatır söyleriz. O bakımdan biz işimize bakıyoruz ama siz işinize bakamıyorsunuz. Onun altını çizeyim.”
ANKA