İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, konuşmasına başlamadan önce İYİ Parti'nin bazı il ve ilçelerdeki belediye başkan adaylarını tanıttı. Buna göre Mansur Şen Bolu Belediye Başkanı Adayı, Emine Başar Bolu'da Mengen Gökçesu Belde Belediye Başkan Adayı, Cengiz Çetinöz Adana'da Karataş Belediye Başkan Adayı, Şahin Olgun Adana'da Yumurtalık Belediye Başkan Adayı, Yusuf Özer Adana'da Sarıçam Belediye Başkan Adayı, Bekir Kaplan Adana'da Aladağ Belediye Başkan Adayı, Erhan Algan Aydın'da Bozdoğan Belediye Başkan Adayı ve Veysel Kalfa Aydın'da' Karpuzlu Belediye Başkan Adayı, Ayhan Çengel Bilecik'te Söğüt Belediye Başkan Adayı, Miraç Mete Yüksel Bilecik'te Bozhöyük Belediye Başkan Adayı, Osman Yetim Bilecik'te Dodurga Belde Belediye Başkan Adayı, Bekşr Torun Bilecik'te Osmaneli Belediye Başkan Adayı, Fatmagül Özcan Eskişehir'de Çifteler Belediye Başkan Adayı, Ahmet Dalar Eskişehir'de İnönü Belediye Başkan Adayı, Mahmut Çetiner Eskişehir'de Han Belediye Başkan Adayı, Canan Rüzgar Temizel Eskişehir'de Mihalgazi Belediye Başkan Adayı, Hacer Bülbül Gaziantep'te Islahiye Belediye Başkan Adayı, Osman Türk Kayseri'de Akkışla Belediye Başkan Adayı, Alper Ceyhan Kayseri'de Hacılar Belediye Başkan Adayı, Metin Kılıçarslan Kayseri'de Pınarbaşı Belediye Başkan Adayı, Zafer Çakmaklı Kırıkkale'de Keskin Belediye Başkan Adayı, Murat Orhan Mersin'de Mut Belediye Başkan Adayı, Gökçen Aker Nevşehir'de Avanos Belediye Başkan Adayı, Ahmet Gazi Acar Nevşehir'de Uçhisar Belediye Başkan Adayı, Salih Atakan Duran İzmir'de yeniden Tire Belediye Başkan Adayı olarak gösterildi.
Ardından gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, şöyle konuştu:
"DEFALARCA DURDURULMAK, SİNDİRİLMEK, SUSTURULMAK İSTENDİK. HEPSİNİ, TEKER TEKER AŞTIK"
"İYİ Parti olarak haftaya ilginç ve bir o kadar da manidar bulduğum bir olayla başladık. Görünen o ki görüşleri fark etmeksizin siyasetteki herkes bizden çok rahatsız. İktidar kurulduğumuz günden beri bizden çok rahatsızdı zaten biliyorduk. Eski HDP’liler yeni DEM’liler zaten ezelden beri bizden çok rahatsızdı onu da biliyorduk. Son dönemdeyse artık açıkça görmeye başladık ki ana muhalefet partisi de bizden çok rahatsızmış. Hal böyleyken ittifak sisteminden beslenen bu kadar çok aktörü aynı anda rahatsız ediyorsak bu ne demektir biliyor musunuz? Milletimiz için, çok doğru şeyler yapıyoruz demektir. Bugüne kadar, karşımıza nice engeller, iftiralar, yalanlar çıktı. Türlü baskılarla, tehditlerle, linçlerle mücadele ettik. Defalarca durdurulmak, sindirilmek, susturulmak istendik. Hepsini, teker teker aştık. Durmadık, yılmadık, yorulmadık bugünlere geldik.
"BİZİ SANSÜRLEMEK İSTEYEN SARAY DEĞİL, BELEDİYE, BEŞTEPE DEĞİL, SARAÇHANE"
Bugün de önümüzde, yeni bir engel var. Bugün de birileri istiyor ki billboardsız, seçim kampanyası yapalım. Ama bu defa, öncekilerden farklı ve ilginç olarak önümüze, bu engeli çıkartan iktidar değil, ana muhalefet. Bizi sansürlemek isteyen saray değil, belediye, Beştepe değil, Saraçhane. 'Hadi canım, o kadar da olur mu' dediğinizi, duyar gibiyim; maalesef oluyor. Ekranda, gördüğünüz görseller yerel seçim kampanyamızın, ilk aşaması için hazırladığımız billboard görselleri. 4 sloganımız var; birincisi; 'Tek adam baskısına da; eş başkan kavgasına da mecbur değilsin İkincisi; 'Cumhuriyet’e savaş açana da teröre alan açana da mecbur değilsin.' Üçüncüsü; 'Yandaş medyaya da yoldaş medyaya da mecbur değilsin.' Dördüncüsü; 'Hain diyene de cahil diyene de mecbur değilsin.' Muhteremlerin büyük karın ağrısının sebebi işte bunlar. Bir tane de, benden olsun, beşinciyi de, ben eklettim; 'Saray sansürüne de belediye sansürüne de mecbur değilsin.' Biz iğnenin deliğinden geçtik, hayatınızda el bebek gül bebek gelmişsiniz, el tokadı yememişsiniz bizi mi korkutacaksınız.
"SEÇİM GÖRSELLERİMİZ ANKARA, İSTANBUL, İZMİR'DE BİLBORDLARA ASILMAYACAKMIŞ. SONRA DA EŞ BAŞKANLIK DEYİNCE ALINIYORLAR"
Her siyasi parti gibi biz de seçim kampanyamızın hazırlıklarını tamamladıktan sonra bir şirketle anlaşarak Ankara, İstanbul ve İzmir’de billboardlar kiraladık. Şirketle yaptığımız anlaşmaya göre standart bir uygulamayla belediyelerden onay alındıktan sonra billboardlarımız, geçtiğimiz Pazar akşamı asılacak pazartesi sabahı da, sokaklarda görünür olacaktı. Billboard görsellerimiz baskıya gitti ancak ne hikmetse basımı yapılan billboardlarımızın fotoğrafları çekilip birilerine gönderilmiş. Sonra da 'İstanbul’dan' şirkete bir telefon gelmiş. Peki telefonda ne denmiş biliyor musunuz; 'Bunları asmayacaksınız, bunları yumuşatın.' Üstelik, sadece İstanbul’da değil Ankara ve İzmir’de de asılmayacakmış. Sonra da eş başkanlık deyince alınıyorlar.
"BİZ MAĞDURUN KİM OLDUĞUNA BAKMAKSIZIN YERİ GELDİĞİNDE PINARHİSAR’A YERİ GELDİĞİNDEYSE, SARAÇHANE’YE EN ÖNDE KOŞANLARIZ"
Bu tip durumlarda, prosedür gereği eğer belediye onay vermiyorsa sebebiyle beraber bir ret yazısı kaleme alıp imzalı ve kaşeli şekilde şirkete dolayısıyla bize iletmesi gerekir. Ama ne hikmetse lafa gelince, kapsayıcılık ve şeffaflık abidesi kesilen bu belediyeden bize gönderilen ne bir ret ne de bir onay yazısı olmadı. Sadece şirket gelen bu telefon sebebiyle bilbaordlarımızın asılamayacağını söyledi. İşte o nedenle çok yakın bir gelecekte bu kepazeliğin ihalesini şirketin üzerine yıkarlarsa hiç şaşırmayacağız. Çünkü biz zaten şirkete telefon açan bu fevkalade cabbar arkadaşları kapalı kapılar ardında aslan kesilip iş icraata geldiğinde ise meydana çıkmaya cesaret edemeyişleriyle tanıyoruz. Ama belli ki, bunlar karşılarında kimlerin olduğunu unutmuşlar. Ben hatırlatayım, biz 15 yıllık bir iktidarın en güçlü en acımasız ve en baskıcı zamanında hiç kimsenin kafasını kaldırmaya bile cesaret edemediği bir dönemde sadece milletimizi arkamıza alarak tek adam rejimine karşı cesurlar hareketini başlatan İYİ Partiyiz. Biz mağdurun kim olduğuna bakmaksızın yeri geldiğinde Pınarhisar’a yeri geldiğindeyse, Saraçhane’ye en önde koşanlarız. Biz 'Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet' diye haykıran hür ve müstakil yepyeni bir siyasetin yolunu açanlarız.
"YILLARDIR CEBERUT BİR İKTİDAR KARŞISINDA DİMDİK DURAN BİZLER ŞİMDİ ONUN KÖTÜ BİR TAKLİDİNE Mİ BOYUN EĞECEĞİZ?"
Yıllardır ceberut bir iktidar karşısında dimdik duran bizler şimdi onun kötü bir taklidine mi boyun eğeceğiz? Ateşten çemberlerden geçip, bugünlere gelen bizler şimdi bir kibritle mi yanacağız? Elbette hayır, bunlar bize vız gelir tırıs gider. Varsın onlar sırf doğruları söylüyoruz diye bizi 9 köyden kovmaya kalksınlar. Biz milletimizle beraber 10’uncu köyü inşa ederiz. Varsın onlar saray gücünü de belediye gücünü de üzerimize salsınlar. Biz şerbetliyiz, ikisiyle de mücadele ederiz. Tüm köşeleri tutsunlar tüm yolları kessinler. Biz yepyeni bir yolu milletimizle birlikte yürümekten asla vazgeçmeyiz.
"AK PARTİ İLE İTTİFAKLARI DOLAYLI OLARAK YAPA YAPA SİZLER YAPIYORSUNUZ, BİZ DEĞİL"
Özgür Özel, Eskişehir'de çok ilginç bir konuşma yaptı. Bizimle ilgili imanın ötesine geçen AK Parti ile tuhaf bazı alışverişlerimiz olabildiğini ifade eden bir konuşma yaptı. Bana göre çok ağır bir iftira. Buradan Özel'e sesleniyorum, bunun cevabını vermek zorundasınız muhterem. Siz bilmeyebilirsiniz, 2017'de biz hayır oyu kullanmak üzere kampanya yaptık, partimiz yok. Eski Genel Başkanınız Kılıçdaroğlu'na sorun; Meral Akşener ve arkadaşlarına CHP 1 liralık yardım yapmış mı? Biliyorum ki cevabı hayır. Kılıçdaroğlu'nun başında bulunduğu CHP ve belediyeler eliyle bize 1 kuruş para yardımı yatmış mı? Kılıçdaroğlu, buna cevap vermek zorundasınız, bu işin peşini bırakmayacağım. Biz sürünürken başımız dimdik gezdik, en fazla aldığımız yardım parasını ödediğimiz belediye salonlarıdır. Sayın Özel sorun Genel Başkanınıza 2018'de CHP ve onun belediyelerinden İYİ Parti'ye bu seçim esnasında 1 kuruş gelmiş midir, verilmiş midir? Bunun cevabını vereceksiniz, bunu benim kaldırmam mümkün değildir. Kendi imkanlarımızla sürünerek propaganda yaptık. 2019, seçimler oldu İmamoğlu, Mansur Yavaş, Zeydan Karalar, Muhittin Böcek, ben sizi herhangi bir işle ilgili şu kişiye şu işi verin oradan bize para gelecek diye aradım mı? Kılıçdaroğlu, ben sizden herhangi bir talepte bulundum mu? Sizden istemedik size kazandırdık. 2017'den beri AK Parti ve iktidarını, Türkiye'yi getirdiği yeri eleştiren, onunla mücadele eden bir genel başkan olarak partime bu dediğiniz alandan 1 lira almadığıma göre biz AK Parti ile ittifak yapmadık muhteremler. AK Parti ile ittifakları dolaylı olarak yapa yapa sizler yapıyorsunuz, biz değil. Bu sorunun cevabını Kılıçdaroğlu ve Özel vermek zorundadır. Bu işin peşini bırakmayacağımı buradan ilan ediyorum, herkes haddini hukukunu bilecek.
"MİLLETİN VERDİĞİ YETKİDEN ALDIĞI GÜCÜN KİBRİYLE KENDİNİ KAYBEDEN SADECE AK PARTİ DEĞİL BİZZAT ANA MUHALEFETİ YÖNETENLERMİŞ"
Bugün hep birlikte siyaseti teslim almış, derin bir hakikat krizinin pençesinde sürüklenip gidiyoruz. Mesela bunlar lafa gelince en büyük Atatürkçü kendileriymiş gibi yaparlar. Ama bir taraf Atatürk’ümüze düşman hangi onursuz varsa onunla birlikte yol yürürken diğer taraf ise malum şer odağına şirin gözükmek için ismini, bizzat Atatürk’ümüzün verdiği vilayetimizin adını bile söyleyemez, Tunceli'yi söyleyemez. Mesela bunlar lafa gelince Cumhuriyet’imize, sahip çıkıyormuş gibi yaparlar. Ama bir taraf federasyon ve özerkliği dilinden düşürmeyen HÜDAPAR’la el ele tutuşurken diğer taraf ise cumhuriyeti 100 yıllık yıkım ve zulüm olarak gören DEM’li kafaların kuyruğundan ayrılmaz. Bugün geldiğimiz noktada sözde düşmanlıklar özde süt kardeşliğine dönüşmüş. Sözde mücadeleler, özde dayanışmaya dönüşmüş. Nitekim iktidarın yıllardır pazarladığı 'AK Parti işi demokrasi' trenine de bine bine hem de birinci sınıf bilet alıp ana muhalefet partisi binmiş. Hak, hukuk, demokrasi hassasiyetleri aynı iktidarınki gibi sadece kendileriyle aynı fikirde olanlar içinmiş. Milletin verdiği yetkiden aldığı gücün kibriyle kendini kaybeden sadece AK Parti değil bizzat ana muhalefeti yönetenlermiş.
"YARGITAY’IN ANAYASAYI TANIMAYARAK YOL AÇTIĞI HUKUK SKANDALINA TBMM DE EŞLİK ETTİ, CAN ATALAY'IN MİLLETVEKİLLİĞİNİN DÜŞÜRÜLMESİ KARARIYLA ÜLKEMİZİ ANAYASASIZ BİR DEVLET OLMA TEHLİKESİNE DOĞRU SÜRÜKLEMEYE BAŞLADI"
Dün akşam Gazi Meclisimizde yaşananlar bize 100 yıllık cumhuriyetimizin hukuk devleti ilkesinin ne denli büyük bir tehdit altında olduğunu bir kez daha gösterdi. Bildiğiniz gibi Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay için verdiği hak ihlali kararını tanımamakta inat ederek bir anayasal devlet krizini tetiklemişti. Bugüne kadar yargı kurumları arasında süren, bu uyumsuzluğa maalesef dün akşam Türkiye Büyük Millet Meclisi de dahil oldu. Yargıtay’ın Anayasa’yı tanımayarak yol açtığı hukuk skandalına maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisi de eşlik etmiş oldu. Yürütmenin yargının üzerindeki siyasi baskısından maalesef yasama da payını almış oldu. Ve gelinen noktada ülkemizde aylardır süregelen anayasal devlet krizi Gazi Meclisimizden çıkan Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi kararıyla birlikte artık ülkemizi anayasasız bir devlet olma tehlikesine doğru sürüklemeye başladı. Peki tüm bunlar olurken Erdoğan ne yapıyor dersiniz? Her zaman olduğu gibi sorunu büyütmeyi uyumsuzluğu körüklemeyi krizi derinleştirmeyi tercih ediyor. Çünkü artık öyle bir noktaya geldiler ki bu arkadaşlar için devletmiş, anayasaymış, kanunmuş artık önemsiz bir teferruat haline geldi. Anayasamız, Türk milletinin andıdır. Bugün bu andı çiğneyenler bundan sonra milletin iradesini nasıl temsil edecekler? Uyguladıkları kararların meşruiyetini neye dayandıracaklar? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni hukuka, adalete, vicdanlara düşürdükleri, bu gölgeyle nasıl yönetecekler? Türk hukuk sistemini küçük bir grubun çıkarlarına malzeme ettirmeyeceğiz. Türk milletini de kimsenin kendi marabası olarak görmesine müsaade etmeyeceğiz.
"MİLLETİMİZE SÖZÜMÜZ OLSUN Kİ İYİ PARTİ’NİN YÖNETTİĞİ TÜM BELEDİYELERDE SIĞINMACI SAYISINI AZALTACAĞIZ"
İYİ Parti olarak, yetkiyi devraldığımızda kaçak ve sığınmacıların belediyelerimize ait park ve mesire alanlarında sosyal tesislerde istirahat ve eğlence yerlerinde toplumsal huzuru bozacak davranışlarına asla izin vermeyeceğiz. Kaçakların tespiti ve sınır dışı edilmesi için bu alanlarda sürekli denetimler yapacağız. Yönettiğimiz belediyelerdeki hizmet ihaleleri ve doğrudan hizmet alımlarında tedarikçi şirketlerden yerel ve milli sermayeli olma, çalışanlarını Türk vatandaşlarından istihdam etme gibi özelikler arayacağız. Sözleşme imzalandıktan sonra bu koşullarda, değişiklik yapan firmaların da sözleşmelerini feshedeceğiz. Yönettiğimiz belediyelerimizde ve bağlı kuruluşlarda yöre halkından vatandaşlarımızın istihdam edilmesini sağlayacağız. Statüsü ne olursa olsun yabancı uyruklu hiçbir kişinin kurumlarımızda çalıştırılmasına izin vermeyeceğiz. Milletimize sözümüz olsun ki İYİ Parti’nin yönettiği tüm belediyelerde sığınmacı sayısını azaltacağız. Üstelik bunu da anayasamızın ve uluslararası hukukun bize tanıdığı haklar çerçevesinde yapacağız."
ANKA